
Petrol Devleri Çıkan Krizi Biliyordu
Yaşadığımız dünyanın bir gerçeği var: içinde yaşadığımız ekonomik sistem, diğer her şeyden önce, minimum sürede maksimum kâr mantığıyla çalışıyor. Bu yüzden, iklim kriziyle savaşmak gibi, uzun vadeli uğraşlar yatırım almıyor veya çok uzun süreli baskılar sonucunda yavaş bir şekilde yatırım alıyor. 1 derecelik ısınmada şimdiden etkileri hissedilmeye başlamış olan ve 2050-2100 arası etkileri çok daha ağır hissedilmeyece başlayacak olan iklim krizi, en çok şu anki genç nesili etkileyecek. Önceki nesillerin yarattığı dünyada onlar yaşamak zorunda kalacak. Bütün bu yıkımın hepsi de, ekonomik refah ve kâr adına yapılmış olacak.

“Ruhunu ekonomik ferah için yak.”
İklim krizinin sorumluluğunu, tek tek kişilere yüklemeye çalışanlar var. Özellikle kimi haberler kişisel boyuta odaklanıyor. İklim değişimine karşı nasıl daha az enerji tüketirsiniz vb. tarzında haberler yapılıyor. Bu yaklaşımın elbette haklı yanları var fakat sorunun asıl kaynağını görmeyi engelliyor ve bunu belki de bilinçli olarak yapıyor. Dünyadaki endüstriyel sera gazı salınımının %71’inden 100 şirket sorumludur. Bu şirketler bu konuda bilinçsiz de değil. Hatta dünyanın en büyük petrol devi olan ExxonMobil şirketi, geçmişte, küresel ısınma hakkında kendi araştırmalarını yaptırıyordu. Bu araştırmalardan çıkan bulgularla, 1982’de bir rapor hazırlandı ve o zamanki adıyla Exxon yöneticilerine sunuldu. Buna göre, endüstri o zamanki haliyle devam ederse, 2020’de CO2 miktarı 400-420 ppm’e ulaşacaktı. Şu an 410 civarındayız ve 420’ye gittikçe yaklaşıyoruz. Bunun 2020’de yaklaşık 1 derece bir ısınmaya yol açacağı da gösterilmişti. Yani ne yaptıklarını ve sonuçlarının ne olacağını biliyorlardı.

Peki Exxon bunu görünce ne yaptı? ABD meclisinde “lobi” hareketine başladı. Yani siyasilerin düşüncelerini değiştirmek için onlara “bağış” yaptı. Başka bir deyişle, yasal rüşvet verdi. Bu tarz hareketler bizim ülkemizde de var, sadece ABD’ye ait olduğu sanılmasın. Bunun dışında, medyada satın aldığı kişiler aracılığıyla iklim değişikliğini abartı veya komplo teorisi diye insanlara yedirmeye çalıştı. Mevcut ABD başkanı Trump, iklim değişimine inanmıyor. Bunu birden fazla kez belirtti.
ExxonMobile bu konuda yalnız değil. Amerika Petrol Enstitüsü’nün 1980’de yaptığı bir toplantıdan şu notlar var.

2038 yılında, CO2 dolayısıyla küresel ortalamanın 2.5 derece artacağını söylüyor. Son kısmı birebir çevireceğim.
“1 derece artış (2005): Zar zor fark edilebilir
2.5 derece artış (2038): Büyük ekonomik sonuçlar, güçlü bölgesel bağlılık
5 derece artış (2067): Küresel felaket etkileri”
Burada kullandıkları tahminler, Exxon’unkiler kadar doğru değil. Buna rağmen, işin özü aynı kalıyor. Bu adamlar ne yaptıklarını biliyorlardı. Hatta ilk iklim değişikliği araştırmalarını yaptıranlardan birisi Exxon’dur. Ancak bu bilgiyle iyi bir şey yapacaklarına, aksi yönde lobi yapmayı seçtiler. Bu yüzden, iklim değişikliğini inkar, Avrupa’da bir gariplik olarak görülürken, Amerikan toplumu bu konuda ikiye bölünmüştür.
Bu adamların bu şekilde davranmaması da düşünülemezdi çünkü var olan ekonomi “minimum sürede maksimum kâr” mantığında işliyor. Bu tarz yok edici, dar görüşlü davranışları teşvik ediyor. Aksi yöndeki çabaları ekonomik ve hatta siyasi olarak cezalandırıyor.
Peki bu konuda bizim medyamız ne yapıyor? Dünyayı yok ediyor ama çok kâr yaptı be! modunda devam ediyor.
Neden Bu İsim?
Yaşadığımız dünya, insan kaynaklı küresel ısınma ve onun yol açtığı iklim değişikliği sebebiyle bir krize girmiştir. Hem insanlığın kendisi hem de bu dünyada yaşayan diğer canlılar, bu krizden etkilenmeye başlamıştır. Bu etki zamanla sadece daha da kuvvetlenecektir.
Bu sebeple, artık sadece iklim değişikliğinden değil, onun yarattığı iklim krizinden bahsetmek gerekmektedir.