
Sadece Tek Bir Ayda Yaşanan Gelişmeler
2019 yılının Haziran ayında yayımlanan raporlar veya olan gelişmelerden bazıları aşağıdaki gibidir.
– Hindistan’da, 7 milyon kişinin yaşadığı Chennai şehrinde su bitmek üzere ve bu yüzden şehirde protestolar ve çatışmalar gerçekleşmeye başladı. 550 kişi tutuklandı. Hindistan’da 21 şehrin 2020 yılında suyunun bitmesi bekleniyor. 2030 yılında, Hindistan popülasyonunun %40’ı suya ulaşamayabilir.
Not: Bu sene Ocak’ta yayımlanan bir çalışma, Suriye’deki savaşın çıkmasının sebeplerinden birisinin küresel ısınma sebepli kuraklık olduğunu göstermişti. Yıllardır duyduğumuz su savaşları başlıyor.
– 2019 senesinin Haziran ayı, kaydedilmiş tarihteki en sıcak Haziran ayıydı.
– Almanya’ya göç eden böcek oranı %76 azalmış olabilir. Ancak belirteyim ki bu bir bilimsel çalışma sonucu bulunan bir şey değil. Almanya’daki böcek gözlemleyicilerinin ortak çalışmasının bir ürünüdür. Bu yüzden yöntemsel hatalar olabilir. Verilen yüzde, kütle bakımındandır.
– 40.000 penguenden oluşan bir kolonide, bu sene sadece 2 tane yavru hayatta kaldı.
Not: Zaten şöyle bir şey var. 1970’den beri, dünyadaki omurgalı hayvanların populasyonları ortalama olarak %60 oranında küçüldü. Bu insanlık sebebiyle gerçekleşti. Kirletme, istila, avlanma, küresel ısınma… sadece 50 yılda verdiğimiz zarar bu kadar büyük bir düzeyde.
– Birleşmiş Milletler’in bildirdiğine göre, her hafta ortalama bir İklim Krizi felaketi gerçekleşiyor.
– Amazon Ormanlarının yok oluşu geçen seneye oranla %60 hızlandı. Aşırı sağcı lider Bolsonaro seçildiğinden beri bir çok kişi bunun gerçekleşeceğinden korkuyordu.
– Sri Lanka’daki mercan resiflerinin %90’ı öldü. Ağardı demiyorum, öldü. Eğer böyle devam ederse, geri kalan %10’un da 10 yılda yok olacağı düşünülüyor.
Not: Yüzyıl sonuna kadar mercan resiflerinin %70-90’ının yok olması şu an kaçınılmaz. Gidişata dur demezsek, tamamı yok olacak.
– Bir makaleye göre, iklim değişikliği, şimdiden ekinlerin verimliliğini düşürmeye başladı. Yaklaşık olarak %1 bir düşüş var. Bu oldukça önemli çünkü insanların tükettiği kalorinin yaklaşık %83’ü sadece 10 ekinden geliyor ve küresel olarak %1 düşüş bile, sene başına 35 trilyon kalori demek.
Not: Küresel olarak, yeterli beslenemeyen insan sayısı 2014’ten beri artışta. 2014’te yeterince beslenemeyen insan sayısı 784 milyon iken, 2017 yılında (en son veri tarihi) 821 milyona çıktı. Çalışmayı yapan bilim adamları, küresel ısınmayla bunun bağlantılı olabileceğini düşünüyor.
—
Not kısmında belirttiklerim hariç, bu haberlerin hepsi Haziran 2020’de gerçekleşmiş veya bulunmuş şeylerin bir kısmıdır. Durum oldukça kötü. O kadar kötü ki yeni bir terim oluşmaya başladı: iklim çaresizliği (climate despair). İklim krizi hakkında edinilen bilgiler insanların hayatlarını etkiliyor ve onları çaresizliğe itiyor. Amerikan Psikiyatristler Derneği’nin, 2016 yılında bu konuda yaptığı bir açıklama bile var. Bir çalışmaya dayanıyor, yani sadece fikir belirtme değil. Akıl sağlığına bu etkiyi kastederek, “İklim değişikliği ve akıl sağlığı söz konusu olduğunda, bağlantıları kurarsan ortaya çıkan tablo şaşırtıcı değil,” diyor, Çevresel Psikolog Susan Clayton. “Ancak insanlar bağlantıyı kurmuyor.” Bu bağlantı kurulduğunda, insanların moralinin bozulması, anksiyete yaşamaları normal bir durum.
İklim krizini sınırlamak için, bir dünya savaşındaki kadar bir mobilizasyona, yani işbirliğine, çabaya ve planlamaya ihtiyaç var. Yapmamız gereken işin büyüklüğü düşünülürse, hiç de şaşırtıcı değil. Aşağıda karbon seviyelerini getirmemiz gereken nokta var. Mavi çizgi, şu ana kadar atmosferdeki CO2 seviyesi. Kırmızı çizgi, yapmamız gereken.

En fazla 5 yıl oynamayla, karbon seviyesini 2050 yılına kadar net sıfıra indirmemiz gerekiyor. Eğer ısınmayı 1.5 derecenin altında tutmak istiyorsak bunu yapmamız gerekiyor. Eğer 2.0 derecenin altında tutmak istiyorsak şunu yapmamız gerekiyor.

Siyah çizgi, şu an yapmamız gereken. Eğer şu an başlarsak, sene başına %5 bir düşüş gerekiyor. Eğer 10 yıl beklenirse, sene başına %9 düşüş gerekecek. Eğer 2000 yılında başlamış olsaydık, sene başına %2 düşüş gerekecekti. Beklediğimiz her an, yapmamız gereken işi daha da zorlaştırıyor.
İnsanlar belediyelerin ve hükümetlerin bu konuda bir şeyler yapmasını bekleme lüksüne sahip değil.
Neden Bu İsim?
Yaşadığımız dünya, insan kaynaklı küresel ısınma ve onun yol açtığı iklim değişikliği sebebiyle bir krize girmiştir. Hem insanlığın kendisi hem de bu dünyada yaşayan diğer canlılar, bu krizden etkilenmeye başlamıştır. Bu etki zamanla sadece daha da kuvvetlenecektir.
Bu sebeple, artık sadece iklim değişikliğinden değil, onun yarattığı iklim krizinden bahsetmek gerekmektedir.